Dış Parti üyelerinden Winston Smith, Doğruluk Bakanlığı’nın istekleri doğrultusunda geçmişi yeniden yazmakla görevliydi. Çünkü onun dünyasında dün, gerektiğinde yeniden şekillendirilir, tüm kayıtlar yok edilir, her kitap baştan yazılır, her resim yeniden boyanır, her heykele, caddeye ve yapıya yeni adlar takılırdı. Yazdığı yalanlar ve değiştirdiği tarihle kendi yaşadığı gerçeklik arasındaki boşluk büyümeye başlayınca Winston zihnine ve geleceğine sahip çıkabileceği bir kaçış yolu aramaya başladı. Ama içindeki en ufak şüphe bile onu ele vermeye yeterdi. Çünkü Büyük Birader’in gözü her zaman üzerindeydi ve Düşünce Polisi neredeyse aklından geçenleri bile okuyabilirdi. Yine de deneyecekti çünkü bazı yenilgiler ötekilerden daha iyiydi.
Edebiyatın tartışılmaz en önemli klasiklerinden 1984, totaliter bir rejim altında sürdürülen kâbus gibi bir hayata dair gerçekçi olduğu kadar büyüleyici ve korkutucu bir gelecek senaryosu. Bilgiden düşünceye, duygulardan hafızaya dek her şeyi kontrol eden bir iktidarın egemen olduğu bir dünyada, gerçeğin, bireyselliğin ve özgürlüğün yok edilmesi üzerine güçlü ve zamansız bir başyapıt.
|