"Tepeşehir düğümü", "Himmet olayı" ve bunları çözmeye çalışan Süsen Divitçi. Birisi intihar çizgisine gelecek, fakat kim? Gece Rüzgarları boyunca bu sorunun cevabını arayan Sevinç Çokum, Süsen'in 126. rüyasındaki izlerden yola çıkıyor. Birbirine geçip bütünleşen iki ayrı hikayede gizemden gizeme koşturuyor okuyucuyu.
Çokum, Özal devrinin toplum ve özellikle kentteki kadın üzerinde yarattığı etki ve değişimleri de romana fon olarak örüyor. Şehrin çarpıklaşan çehresi içinde ideoloji kargaşasından sonra çıkarlarına koşan kesimler... Gece Rüzgarları Sevinç Çokum'un mizah, eleştiri, ironi cephesinin iyice görünür olduğu ve yeni derinlikler kazandığı romanı.
.Ben herkesi mutlu sanırdım bu ferah evlerde. Bahçelerimizde, çoğu fırlattığımız çekirdeklerden çıkma ağaçlarımız büyürken çocuklarımız da büyüyorlardı. Onların diretgen ince bağırtılarının zamanla nasıl delikanlılaştığını içim hüzünlenerek fark ederdim. Arada bir kavgalar, sövmeler de eksik değildi ama biz çepeçevre karanfil, krizantem, gül tarlaları arasında anarşiyi, terörü arkamıza almış, yalnızlıkları, yoksullukları unutmuş yaşayıp gidiyorduk.
.Burası yeni kurulmuş bir semtti, evleri beyaz, göğü açık, yüksek bir alana yayılmıştı apartmanlar. Mavi dikenlerini, böğürtlenlerini yitirmemiş soluklu bir mekan... Az mı yürüyüş yapmışlardı kocası Sungur'la tepeye giden yolda... Kimi zaman geniş bahçelere dalarak, dutçular sabah siftahına yuvarlak seyyar tablalarıyla çıkmadan evvel kadınlı çocuklu kalabalığın arasına karışıp hasırlara, çadır bezlerine silkelenen dutlardan satın aldıkları çiyli sabahlar. Sonra silah seslerinin yırttığı gök. Ölüler ölüler... Bahçelerde, tozlu sokaklarda apartmanlarda "anarşist" avı.
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 280 |
Basım Tarihi | Ciltsiz |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 135,00 / 195,00 cm. |