Az gittim uz gittim, altı ay bir güz gittim Demir çarık delindi, demir değnek eğrildi. Bir de baktım önümde bir dağ, eteğinde mor sümhüllü bir bağ. Koştum
vardım bağ kapısı kilitli. Yalvardım kilide gül diliyle. Kapı küt diye açıldı.
Aman efendim o bağın elmaları üzümleri, gülleri bülbülleri, hele o bülbüllerin tatlı
dilleri. Dilim tutuldu gördüğüm onca çiçekten, hasım tuttu arıdan böcekten.
Ne bir adını ileri gidebildim ne döngeri edebildim.
Ben orada dikilip dururken bir çalı takılmaz mı eteğime. Dedim: "Bu bağda çalının İşi ne?" Çalı dedi: "Ne sen sor ne ben söyleyeyim... Ya da sen söyle ben gönül eyleyeyim." Ben bu söze şaşamadım, hem çalıyı aşamadım, koptu bir kahkaha. Aman ne kahkaha... "Kim gülüyor" demeye kalmadı biri de ağlamaya haşlamasın mı. Hıçkırıkları yüreğimi dağladı. Bağda hem kahkaha hem hıçkırık yankılandı. Dayanamadım, aştım çalıyı. Bir de ne göreyim devler sermiş su basma ipek halıyı. Bir uçta bir ayva ağacı, dertli gönüller ilacı, sararıp solmuş ayvası ağlar hıckıra hıçkıra. Öte yanda al çiçekli bir nar ağacı, tüm güzelliklerin tacı. Ağaçta bir nar güler de güler inci dişleriyle. Ne ağlayan ayvayı susturabildim ne bağcıyı bulup narı kestirebildim. Koştum geldim bilin ki hal işte böyle böyle...
Bu masalı beğenmezsen bir tane de sen söyle
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkçe |
Sayfa Sayısı | 240 |
Basım Tarihi | Ciltli |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 205,00 / 205,00 cm. |