“Ne yazık ki gençlik, gençliğin sona ermesinden çok sonra bile varlığını
sürdürür. Aşk hayatı, giderek daha az sevilme olasılığı, giderek
daha az sevme yeteneği ve aşkın yarattığı karın ağrısının her daim
aynı keskinlikte devam etmesiyle sonsuza dek sürer. Yaşlı bir bekâr,
yaşlı bir doğan gibidir.”
Başarısız romancı Alwyn Tower, bir öğleden sonra arkadaşı Alex’in
evinde İrlandalı Cullen çiftiyle ve yanlarındaki sürpriz misafirle, eğitimli
bir kuşla, gökdoğan Lucy’yle tanışır. Akşama kadar vakit geçirir,
yemeği beklerken içki içip sohbet ederler. Her an her şeyin olabileceği,
en ufak anlardan dahi sonsuz anlam çıkarılabilecek bir atmosfer
vardır salonda. Tamamı o günün öğleden sonrasında geçen romanda
okurun konumu sık sık değişir, karakterler arası gerilim daima ince
bir ip üzerinde seyreder. Amerikan edebiyatının en başarılı novellaları
arasında anılan Gökdoğan, merkezine yerleştirdiği gökdoğanın tabiatı
üzerinden aşkın amansız gücüne dokunaklı bir bakış sunar.
“Yirminci yüzyıl Amerikan edebiyatının hazinelerinden biri.”
—Susan Sontag
|