“Ait olduğum yeri ve evimi kaybettim,” dedim titrek sesimle.
“Yüzüğü parmağıma geçirdiğimden beri kim olduğumu
bilmiyorum. Evrenin sınırındayım ve gittikçe düşüyorum.”
“Düşmene izin vermeyeceğim,” dedi nazik bir sesle. “Söz
veriyorum. Evrenin sınırında elini tutuyor olacağım.”
Luna, yetimhanedeki karanlık yıllarını geride bıraktıktan sonra
İstanbul sokaklarında küçük hırsızlıklar yaparak hayatını
sürdüreceğini sanıyordu. Oysa bir gece yoluna çıkan parlak
bir yüzük ona hiç anımsamadığı yaşamının varlığını fısıldadı.
Zihninden kopup giden ailesi, dostları ve sıcak yuvası artık bir
hayalden fazlasıydı.
Farklı bir evrende asker olan Afel, parmağında aynı yüzükle
Luna’nın evinde belirdiğinde kehanetin çarkları dönmeye
başladı. Bir araya gelmesi gereken beş yüzük, alt edilmesi
gereken ilahi varlıklar ve kehanetin sonundaki lanet, onları geri
dönülmez bir yola soktu.
Üçüncü yüzüğün sahibini bulmak için vardıkları evrende,
ortaçağ koşullarındaki bir ada ülkesinin ortasındalardı.
Büyücülüğün ve cadılığın yasak olduğu bu dönemde, gerçek
kimliklerini saklayarak gümüş halkaların peşine düşerken artık
her ikisi de evrenin sınırındaydı...
Kitabın Özellikleri
Basım Dili | Türkce |
Sayfa Sayısı | 388 |
Kapak Türü | Karton Kapak |
Kağıt Türü | 2. Hamur |
Basım Yeri | İstanbul |
En / Boy | 135,00 / 210,00 cm. |
Baskı Sayısı | 1. Baskı |